Saat 10:30–17:00 (Pazartesi hariç), Mekan: Yedikule Hisarı Müzesi
4. Uluslararası İstanbul Trienali sanatçılarından Aaron Bezzina, eserlerinde anlam üretmeyi ve çağrışımsal eylemi teşvik eden araçları kullanarak varoluşsal sorulara belirgin bir ironi ve iğneleyici anlayışla odaklanır.
Muğlak ve soyutun ritmik kompozisyonuyla, fikirsel ve süreç odaklı eserlerinde Abbas Yousif, politik ve psikolojik sınırları evrensel dile sahip renkler aracılığıyla inşaa eder.
Beden, mekan ve kimlik kavramları üzerine gerçek ve kurgunun sınırlarına odaklanan Akın Demiral, kurallar, öğretiler ve yargıları imgesel betimlemelerle somut ve görünür hale getirerek yeniden değerlendirmeye açar.
Duygu formları, duyusal zıtlık ve kurgusal mekanda heykel üzerine çalışan Ayşegül Altınok, zamanı hareket boyutuyla temsil eden, ışık sayesinde de maddeden bağımsızlaştıran etkileyici ve beklenmedik sahneler yaratır.
Değişen kent ve yaşam alanlarında geçmişin izleri ile mekanın hafızası üzerine odaklanan Beste Kopuz, naif ve güçlü bir dille zamansal ve mekansal katmanları gün yüzüne çıkaracak müdahalelerde bulunur.
Günlük hayatta işlev ve ima, gerçek ve hayal arasındaki kaymaları ustaca test eden Ceal Floyer, tanıdık nesneleri sürpriz ve mizah kaynakları olarak yeniden yapılandırır.
Mekansal izler, dönüşümler, coğrafya, barınma hakkı ve insanın doğaya müdahalesi konularına odaklanan Didem Erbaş, sanatsal üretimlerinde mimari yapılara, beşeri formlara ve doğaya, değişen bakış açıları üzerinden yaklaşır.
Karşı- olgusal anlatılar, dil dışı ifadeler, mitler ve genişletilmiş vokal tekniklerinin beden politikaları ile karşılaştığı noktalara odaklanan Ece Canlı, araştırma araçları olarak ses, performans ve metin eserler kullanır.
Sanatsal üretimleri matematiksel söylem içeren Esther Stocker, düzenli bir görsel ritim yarattıktan sonra izleyicinin beklentilerine sapmalar ekleyerek düzeni bozar.
Beden, nesne ve mekana özgü hareket araştırmaları alanında doğaçlama ve koreografi tasarımları yapan Ezgi Yaren Karademir, üretimlerinde mekanın izlerini hareket ve bedensel temsil ile taşınabilecek biçimlere dönüştürür.
İnsan duygularını ipliklerle resmeden Fırat Neziroğlu, doğal ve yalın ifadeyle ürettiği eserlerinde geleneksel tekniklerin desenlerinden öte anlamları ile ilgilenir.
Bir bütün olarak insanlık durumlarını, bunların toplumsal gerçeklik algımızı nasıl etkilediğini ve kendimizi modern dünyaya nasıl yerleştirdiğimizi araştıran Giorgos Taxidis, eserlerini üretirken, hafızadan, anılardan, edebiyattan ve dünyaya dair gözlemlerinden ilham alır.
Geleneksel sanatları çağdaş sanata taşıyan Hakan Yılmaz, ürettiği estetiği blockchain üzerinde saklayarak, fiziksel olarak korunmasından endişe duyulan eserlerin dijital olarak temsilinin ve korumanın yollarını araştırır.
Mekân, kamusal alan, kimlik, toplumsal cinsiyet ve göç gibi sosyo-politik kavramlar üzerine ürettiği eserlerinde Hamza Kırbaş, izleyici tarafından tamamlanan imgesel bir anlatım dilini seçer.
Doğa ve insan, boşluk, mesafe ve doğanın insansı deneyimlerle yeniden üretilmesi üzerine odaklanan sanatçı, çalışmalarını doğrudan bir anlatım yerine düşünme üzerine bir davet olarak tasarlar.
Anlatım aracını doğrudan deneyime dönüştüren Levin Iulya, nsanların birbirleriyle ve çevreleriyle nasıl bağlantı kurduklarına, insan etkileşiminin doğasına, dayanışma olgusuna odaklanır.
Doğadaki ışık, enerjinin dönüşümü, jeolojik oluşumlar ve soyutlamalar üzerine odaklanan Mareo Rodriguez, eserlerinde madde yoğunlaşmış ışık olarak sürekli hareket eder ve enerji görünür hale gelir.
Yersizlik, aidiyetsizlik ve hiçlik kavramlarını araştıran Maze Sürer, düşüncelerinin yayıldığı mekanları ve düşsel sığınakları tasvir ederken, hisleri insanın var olduğu yeri anlamlandıran bir aura olarak kabul eder.
İnsan bedeninin, mekan, toprak ve tarih ile ilişkisini ve bu kavramlar arasındaki geçişleri araştıran Minia Biabiany, kendini anlama ve iyileştirme ile bağlantılı katmanlı anlatılar yaratır.
Elektronik, elektromekanik ve sanat alanlarında çok disiplinli üretimler gerçekleştiren Nejat Çınar, nesneleri, bilgiyi ve sistemleri sanatsal anlatımı mümkün kılan oyuncaklara dönüştürür.
İçerisi- dışarısı, boşluk-doluluk, hayal-gerçek, soyut- somut ilişkilerini sorgulayan Nermin Ülker, deneyim, bellek ve anlama göre her an yenilenen, değişen ve esneyen formlar üretir.
Kararsızlık, değişim, kırılganlık, değişkenlik ve belirsizlik temalarında eserler, üreten Nik Ramage, eserlerinde bir tür paradoksu veya saçmalığı kurcalarken, aynı zamanda naif ve rahattır.
Doğanın soyut perspektifine ve sembolik anlamlarına odaklanarak doğa ile çevre arasında hareket eden bir arayüze dönüştürdüğü heykelleriyle Odysseas Tosounidis, izleyicinin ruhsal deneyimini değiştirmeyi ve yükseltmeyi amaçlar.
Birey-mekân-zaman ilişkisi ve modern kent yaşamına dair tipolojileri inceleyen Özgün Şahin, eserlerinde rastlantısal döngüselliği dökümanter bir yaklaşımla ele alır.
Unutma, hatırlama, kimlik, iktidar, bireysel ve kolektif bellek kavramları üzerine odaklanan Sarya Nurcan Kaya, eserlerini üretirken çocukluk anılarından, zamanla gündelik hayatta gerçekleşen değişim ve dönüşümlerden ilham alır.
Nesne, beden ve mekan kavramlarının üzerine odaklanan Sebahattin Alaca, parça, bütün ve bağ üzerine kurguladığı eserlerinde renk, form ve alt metinlerin sezgisel katmanlarını çoğaltır.
Ütopik ve distopik görüntüler arasında salınan manzaralar yaratan Seydi Murat Koç, eserlerinde gerçekliği farklı katmanlar arasında gizleyerek dünya algısını manipüle eder ve var olan ile tasarlanan arasındaki mesafeye odaklanır.
Dans ve dijital tasarım alanında üretimler gerçekleştiren Wendy Yu, yeni medya sanatını kamusal enstalasyonlara dahil etme, dans ve kentsel medya ile mekan oluşturma, projeksiyon sanatı, sürükleyici ve etkileşimli dijital yerleştirmeler üzerine odaklanır.
Yedikule, Yedikule Meydanı Sk. No:9, 34107 Fatih/İstanbul